01:02 - Donan göl gençlerin eğlence alanı oldu
01:02 - Milli Eğitim Müdürü Kokrmaz’dan değerlendirme toplantısı
01:02 - Kaymakam Alibeyoğlu, Aile Destek Merkezini ziyaret etti
01:02 - Yerli ıhlamur piyasalarda
22:56 - Sarıkamış şehitleri için bayraklı kayak gösterileri düzenlenecek
22:56 - Halep için yardım kermesi
22:56 - TATSO’dan 2016 yılı değerlendirmesi
17:47 - SON DAKİKA! Sarıyer Çayırbaşı Cezayirli Hasan Paşa Camii’nde silahlı saldırı: 2 yaralı
17:47 - Devlet Bahçeli’den Reina’ya düzenlenen terör saldırısına ilişkin açıklama
Şeref Han’ın torunlarından Ziya Nami Şerefhanoğlu da dedesinin mirasçısı olarak, li-derlik iddiasını devam ettirmiştir. Avukat olan Ziya
Şerefhanoğlu Türkiye siyasi kürtçülük tarihinin önemli noktalarından biri olan ‘49’lar olayı’ içinde yer almıştır. Şerefhanoğlu, 1959 yılı içinde kürt liderliği için ismi geçen üç isimden biridir. Mustafa Barzani ve aşiret reisi Ali Karahan ise diğer isimlerdir.
Ziya Şerefhanoğlu’nun liderlik arayışları, sadece Türkiye sınırları içindeki kürtçülerle sınırlı kalmaz. Yurtdışında bulunan Nuri Dersimi, Sait Kırmızıtoprak ve Hemreş Reşo ile de irtibat halindedir. Şerefhanoğlu’nun bu süreçteki esrarengiz temaslarından biri de Amerikalı petrolcu Stevenson ile diyaloğudur.
Ziya Şerefhanoğlu’nun bunlardan daha önemli diyaloğu, Mahabat Kürt Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Muhammed Gazi’nin oğlu Hoham Ali Gazi ile münasebetidir. Hoham Ali Gazi ile ilişkileri ileri derecededir. Çünkü ikisi de üstseçkindir. Biri eski beylik ve diğeri cumhurbaşkanlığı makamının devamcısı durumundadır. Görüşmelerinin fotoğ-rafları, ‘49’lar Olayı’nın iddianamesinde yer alır.
1960’larda gelindiğinde Ziya Şerefhanoğlu’nu aktif siyasette görürüz. Şerefhanoğlu, 1964-1967 yılları arasında bağımsız olarak Bitlis senatörü seçilir. Ziya Şeref-hanoğlu’nun bu süreçteki ilginç görüşmelerinden biri de, genç bir öğrenci lideri duru-mundaki Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmedir.
Hemreş REŞO’nun Ziya Şerefhanoğlu ve Dr.Nuri Dersimi ile mektuplaşmaları
Nuri Dersimi, Ziya Şerefhanoğlu ve Hemreş Reşo.. Üçü de şimdi hayatta değil. Üçü de farklı zamanlarda, benzer nedenlerden ötürü memleketlerini, sevdiklerini terkedip yurt dışına çıkmak zorunda kaldılar. Üçü de sürgünde ülkelerinin hasretiyle öldüler.
Farklı zamanların farklı üç kutup yıldızı aramızdan ayrılıp gittiler.
Dersim ve Koçgiri direnişlerinde adından sözedilen Dr. Dersimi 22.08.1973’te hayata veda etmişti. Hüseyin Mazlum ve Memo Bağrıyanık imzalarıyla yazılar ve şiirler yazdığı biliniyor.
Avukat Ziya Şerefhanoğlu ise 49’lar davasının önde gelenlerinden olup bir süre Bitlis senatörlüğü yapmış, 1960’larda yayınlanan Kürdçe dergilerin çıkarılmasına ön ayak olmuştu. 12 mart 1971 darbesinden sonra Lübnan’a kaçmak zorunda kalmıştı. 1980’li yılların başında Kıbrıs’ın Rum kesiminde hayata gözlerini kapatır.
Ölümü şüphelidir.
İçtiği kahveden sonra öldüğü söylenir. Mezarının Kıbrıs Rum kesiminde olduğunu sanıyorum.
Hemreş Reşo ise Semsur’un (Adıyaman) ünlü Kürd aşireti Rışvan’ların son zamanlardaki siyasi neferlerindendi. Hacı Bedir Ağa’nın torunuydu. Osman Sabri’ye ‘Apo’ adını o vermişti ve Osman Sabri’nin kitaplarının yayınlanmasında önemli katkıları olduğu gibi, bir defasında da Osman Sabri ile birlikte Türkiye’ye gitmişti. O’nu Aralık 2002’de Almanya’da yitirdik.
Hemreş Reşo daha sağlığında bana kendisiyle Ziya Şerefhanoğlu ile Dr. Nuri Dersimi arasında karşılıklı mektuplaşmalardan sözetmişti ve bu mektupların kopyalarını bana iletmişti.
ŞEREFHANOĞLU’NUN İKİ MEKTUBU
1950’lerdeki Kürd aydınlanmasında önemli katkısı şüphe götürmez Avukat Ziya Şerefhanoğlu’nun Hemreş Reşo’ya gönderdiği biri Kürdçe el yazısıyla, biri de Türkçe daktiloyla yazılmış iki mektubu var. Kürdçe mektup 16 Aralık 1971 tarihini, Türkçe mektup ise 27 Aralık 1971 tarihini taşıyor.
Şerefhanoğlu’nun Türkçe mektubundan anlaşıldığı kadarıyla, daha önce de Hemreş Reşo’ya iki mektup göndermiş. Bunlardan birisi 16 Aralık 1971 tarihli Kürdçe yazılmış olanı olmalı. Diğer mektup Hemreş Reşo’nun arşivinde belki vardı, ama o bulamamış olabilir. Bu mektupların orjinalleri Hemreş Reşo’nun değerli arşivinde bulunuyor.
Şerefhanoğlu Kürdçe mektubunda Hemreş Reşo’dan bir kaç ay önce bir mektup aldığını belirtiyor, cevap vermekteki gecikmesinden ötürü bağışlanmasını istiyor. Bu gecikmesinin ilk olmadığını, bunun sebebinin ise ‘tembelliği’ olduğu gibi mütevazi bir itirafta bulunuyor.
Şerefhanoğlu mektubunda ayrıca, Hemreş Reşo’nun mektubundan bir süre önce BAHOZ’a ait bazı bildirilerin de eline geçtiğini ifade ederek, teşekkürlerini iletiyor. Şerefhanoğlu mektubunda, bu bilgilendirmelerden ötürü duyduğu memnuniyeti dile getirip, ‘bizim gibi boyunduruk altında olan birçoklarının bugün haklarını elde edip özgürleştiklerine’ dikkat çekiyor.
‘Doğu Pakistan’daki Bengaldeşlilerin Hindistan ve Sovyetler Birliği’nin yardımlarıyla özgürleştiklerini, istedikleri takdirde Kürdlerin de onlar gibi özgürleşebileceğini’ belirttikten sonra..
Ziya Şerefhanoğlu her yılın 17 Aralık’ını bir bayram olarak kutladığını anlatıyor.
Ziya Şerefhanoğlu, ‘Türkiye’deki Kürd devriminin uzun bir süre uyuduğunu, ama sonra uyanmasıyla birlikte herkesin Kuzey Kürdistan’da Kürdlerin halen de varolduğunu gördüğünü’ vurguladığı, hasretin kendisini her fırsatta gösterdiği satır aralarında Hemreş Reşo’nun çalışmalarını övüyor ve ‘topyekün mücadele’ öneriyor.
İKİNCİ MEKTUP
‘Aziz kardeşim’ diye başlayan ikinci mektup da Beyrut’tan yazılmış ve 27.12.1971 tarihini taşıyor. Ziya Şerefhanoğlu bu mektubunda Hemreş Reşo’yla tanışmış olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ediyor, Kürdlerin içinde oldukları yoksulluk ve çaresizliğe örnekler veriyor. Hemreş Reşo’nun K.C.Seydo ile de ilişkiye geçmesini istiyor. Çalışmalarda ‘ciddiyet, sürat ve ketumiyet’ ilkelerine uyulmasını öneriyor. Kendisinden yaşça küçük olan Hemreş Reşo’nun ‘fikir, kanaat ve tavsiyelerini beklediğini’ belirtiyor.
HEMREŞ REŞO’NUN CEVABI
Hemreş Reşo bu iki mektuba 22 Ocak 1972’de Berlin’den daktilo edilmiş Kürdçe bir mektupla cevap veriyor, N.Mirza eliyle kendisine ulaşan Şerefhanoğlu’nun 16 Aralık 1971 tarihli mektup için teşekkür ediyor, ‘Allah’ın Şerefhanoğlu’nu korumasını, yurt işlerinde arkadaşı olması’ dileklerini ilettikten sonra, Ziya Şerefhanoğlu’nun nazikliğine karşılık bir nezaket gösteriyor, ‘Nuri’nin kendisini gereğinden fazla övmüş olabileceğini’ söyledikten sonra aleyhinde yapılan konuşmalardan sözediyor.
Hemreş Reşo, Ziya Şerefhanoğlu’nun kendisiyle tanışmamış olmaktan duyduğu hayıflanmaya karşılık ise, 1957’den 1963 yılına kadar görüştüklerini, kendisinin Ziya Şerefhanoğlu’nun bürosuna gidip geldiğini hatırlatarak karşılık veriyor. Ziya Şerefhanoğlu’nun 1971’de gidip Barzani’yi görmesinden duyduğu sevinci dile getiriyor.
NURİ DERSİMİ İLE HEMREŞ REŞO ARASINDAKİ MEKTUPLAŞMA
Nuri Dersimi Halep’ten 12.1.1972’de kendi antetli kağıdına bir mektup yazar. Kürdçe bu mektupta Nuri Dersimi’nin el yazısının güzelliği, mektubun içten dilini tamamlamaktadır.
‘Değerli yurtsever kardeşim Hemreş Reşo’ diye başlar mektubuna ‘Kürd gençliğine vasiyetin’ yazarı Nuri Dersimi..
‘Mektubun yaralı yüreğim için çok şirin bir ilaç oldu’ der.
‘yaşlıyım ama ölümden korkmuyorum. Yazı ve mektup göndermekte korku yoktur. Dersim kitabından elimde 500 tane kalmıştır. Bundan bir yıl önce 100 kitabı yardımlaşmak amacıyla Lübnan’daki Kürd Gençler Birliği’ne vermiştim’ diye devam eder Kürd bilgesi Nuri Dersimi.
Memo Bağrıyanık imzasıyla yazdığı ‘İsyan’ adlı Türkçe bir şiirini de mektuba iliştirir:
‘Ne kadar uzuyor yollar
Geçtiğim yollar
Güzergahımda ben neler bıraktım neler
Asfalt yerine kanımı
Yollara serdim
Sen geçesin
Ey!yarının nesli
Eğilmeyen başların başında yürüdüm
Yürüdüm ki bana bakasın
Benden ilham alasın
Ben ilhamımı asırlardan aldım
Arnuslardan, Ispartakuslardan, bütün büyük asilerden
Zillete boyun eğmeyen
Büyüklerden aldım
Alnımdan akan kanlarla
Kendime şeref taçı yaptım
Yürüdüm, yürüyorum, kutup yıldızına bakarak,
Zulme ıslık çalarak
Girdaplar kenarından
Şafaklara,aydın şafaka bakarak
Yürüdüm, yürüyorum
Yolum budur, değişmez
İnsanlığı yarına
Yarının güneşine
Götüren yola
Bir köprü gerek
Ben o köprüyü
Kemikleriyle kurmak isteyenlerin yoldaşıyım.
Ruhumda volkanlar var
Köleliği yıkmak isterim
Herşeyi eritip yeni bir dünya
Yeni bir insanlık yaratmak isterim.
Öyle bir dünya ki
Umutulsun gözyaşı
Herkesin güleceği bir dünya.
Dünya! Dünya, işte o dünya!
Şimdiki dünyanın
Tamamen aksine bir dünya
İşte ben o yeni dünya için
Vatansızım, yersizim, kovulur dövülürüm
Elden ele sürülürüm
Yürürüm yürürüm, aydın şafağa bakarak
Hürriyet türküsü söylüyerek, isyanımı haykırırım
Yürürüm, yürüyorum, yürüyeceğim..’ (Nuri Dersimi)
HEMREŞ REŞO’NUN CEVABI
Hemreş Reşo, 23 Ocak 1972 tarihli daktiloda Kürdçe yazılmış mektubunda, ‘cesur yürekli yaşlı, Dersimin devrimcisi, değerli amca!’ diye seslenir Nuri Dersimi’ye.
Kitaplarını, fiyatını belirterek kendi adresine göndermesini, bu kitapların Avrupadaki Kürd işçilerin aydınlatılması için büyük faydası olacağını söyler.
Arada sırada ‘Çiya’ adlı dergiyi çıkardığını duyurur, Nuri Dersmi’de varsa önemli roman, Dersim ve Şeyh Said direnişiyle ilgili bildiri belge ve vesikaları kendisine iletmesini ister.
Gençler olarak onların yardım ve tecrübelerine muhtaç olduklarını anlatır ve Nuri Dersimi’nin kitabını ülkede iken gizli okuduğunu ve bunun büyük bir hizmet olduğunu ekler.
Nuri Dersimi, Ziya Şerefhanoğlu ve Hemreş Reşo..
Kürd aydınlanmasındaki üç kutup yıldızı.
Üç sürgün..
Üçü de vurgun ve yaralı.
Halep, Beyrut ve Berlin.
Üç ayrı mekan, üç Kürd.
Gurbette memleketlerinin ve kandaşlarının hasretiyle yanıp tutuşurken Halep’ten Berlin’e, Berlin’den Beyrut’a mektuplar, kitaplar gidip geliyor.
Sevgili ağabeyim, dostum ve arkadaşım Hemreş Reşo bu mektupları bir gün yazmamı istemişti.
Bu mektupların kopyalarını bana emanet etmişti.
Ben de kamuoyunun dikkatine sunuyorum.