01:02 - Donan göl gençlerin eğlence alanı oldu
01:02 - Milli Eğitim Müdürü Kokrmaz’dan değerlendirme toplantısı
01:02 - Kaymakam Alibeyoğlu, Aile Destek Merkezini ziyaret etti
01:02 - Yerli ıhlamur piyasalarda
22:56 - Sarıkamış şehitleri için bayraklı kayak gösterileri düzenlenecek
22:56 - Halep için yardım kermesi
22:56 - TATSO’dan 2016 yılı değerlendirmesi
17:47 - SON DAKİKA! Sarıyer Çayırbaşı Cezayirli Hasan Paşa Camii’nde silahlı saldırı: 2 yaralı
17:47 - Devlet Bahçeli’den Reina’ya düzenlenen terör saldırısına ilişkin açıklama
Yıllar önce sinema ve oyunculuk hayallerini gerçekleştirmek için evden kaçan genç yönetmen Sedat Yetkin, maddi imkansızlıklar içerisinde çekmiş olduğu kısa film T.U.Z. ile uluslararası film festivallerinden almış olduğu “En iyi yönetmen”, “En iyi kurgu” ödüllerine layık görülmüş ve hayallarinin bir kısmını gerçekleştirmişti.
Kısa süre önce bölgede kurmuş olduğu ilk film yapım şirketi ile yeni projelere hazırlık yapan genç yönetmen ile sohbet havasında geçen söyleşimizde hayalleri uğruna okumuş olduğu mimarlık bölümünü terkettiğini, inşaatlarda amelelik yaptığını ve Yılmaz Erdoğan ile görüşmek için gittiği Beşiktaş Kültür Merkezinden kovulduğunu ve daha nice ilginç anılarını bizlerle paylaştı.
Sohbet havasında geçen röportajımızı en doğal haliyle sizlere sunuyoruz.
Kendinizden biraz bahseder misiniz?
24 yaşında 10 nüfuslu mütevazi bir ailenin 9. Çocuğuyum. Tatvan’da doğdum, hayatımın 17 yılını Tatvan’da yaşayıp eğitim hayatını tamamlayarak geçirdim. Tabi bu sırada abimin mefruşat dükkanında çalışarak hayatımı idame ettiriyordum. Bu süre zarfında tiyatro ve sinemaya olan sevgim artarak devam ediyordu. Küçüklüğümden beri okul tiyatrolarında rol alır, şiirler yazardım. Hatta hiç unutmam orta öğretim son sınıftayken kendi yazdığım bir şiirimle il birincisi olmuştum. Bu ödül benim yazı yazma hevesimi daha da arttırmıştı. Hal böyleyken Tatvan Belediyesi’nin tiyatro topluluğuna katılmış, eğitimimi burada sürdürüyordum. Bu toplulukta göstermiş olduğum performansım nedeniyle sürekli takdir ediliyordum, gün geçtikçe hayatım daha da renkleniyor ve deneyim kazanıyordum. Bu sebepten ötürü tecrübe ve daha da iyi şeyler yapma hususunda gaz veriyordum kendime.
Sinema dediniz.. Sinemaya olan merakınız nasıl ortaya çıktı?
Aslında şöyle yaşadığım şehrin mizacını dramını devamlı sentezliyor ve gözetliyordum. Cebimden kalemimi ve kağıdımı hiç eksiltmezdim, olurda zuhur eden komik bir olayı kaçırmayayım diye. O komikliğin birde dram tarafı var ve bende en çok etkili olan buydu. Yaşadığım mahelledeki çocukların o halleri beni o yaşımda bile etkiliyordu. Zaten o zaman başlamıştı benim filmim aslında . Bütün insanların hayatı farklı birer seneryodur. Kimisi bunun farkındadır. Kimisi değildir. Bunun farkında olanlar sinemayla bir şekilde ilişki kuruyorlar. Bende istek ve arzu başlayınca devam etmek istedim.
Peki sizin de bildiğiniz gibi sinema sektöründe bir yerlere gelmek zordur. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Evet zordur tabi yoruluyor insan, ama ben şunu benimsiyorum, azim ve istek olduktan sonra başarılmayacak hiçbir şey yoktur. E bu süre zarfında engel olanlar önüne set koyanlar oluyor her meslekte olduğu gibi. Bu musibetle çalısıyorsun çabalıyorsun karşındaki kişiyi etkiliyorsun ve başarıyorsun. Şunu unutmamak lazım eğer ki genç arkadaşlarım bir yerlere gelmek istiyorlarsa kendileri mücadele etsinler, başkalarına bırakmasınlar, kendi patronları kendileri olsun bir başkası olmasın. Bende bu işlere karar verdiğim anda tek takip ettiğim biri vardı onu idol olarak seçmiştim kendime. Onu izlerken, onunla aynı sahneyi paylaşma hayalleri kuruyordum. Onun bir filmi ile büyüdüm ben.
Merak ediyoruz, bu kişi kim peki?
Tabi ki Yılmaz Erdoğan, bence günümüz sinema sektöründe en beğenilen ve en çok tebrik edilen biri varsa o da Yılmaz Erdoğan’dır. İşlediği konular çok sade ve ummadığın bi an da gülümsüyorsun. Yahu vizontele diyorum ben her gece onu izlemeden uyumuyorum ki. Hal böyleyken İstanbul’da üniversite okuduğum dönemlerde bir karar verdim ve Beşiktaş Kültür Merkezine gidip Yılmaz Erdoğan ile tanışacağım dedim. Akşamdan parfümümü elbiselerimi sabah giyinmem için hazırladım. Yarın Yılmaz Erdoğan ile görüşeceğim diye sayıklıyordum. Karşısında temiz ve fiyakalı görünmem lazım diye düşünmüştüm. Sabahın erken saatinde kalkarak önce vapurla Eminönü iskelesine sonra tramvayla Kabataş’a oradan da yürüyerek Beşiktaş’a gittim.Ve Beşiktaş Kültür Merkezi’nin kapısının önündeyim. ÖSS sınavına girerken bile bu kadar heyecanlanmamıştım. Neyse kapıdan girdim ve üstümü başımı düzelterek kapıdaki adama “Ben Yılmaz Erdoğan ile görüşüceğim dedim.” O da bana randevunuz var mı diye sordu. Yok dedim, onun büyük bir hayranıyım onunla görüşmem lazım dedim. Bana uzunca bi baktı bende bu iş tamamdır kesin görüşeceğim dedim kendi kendime. Bana seni görüştüremem dedi. Kapıdaki adamın son cümlesiyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Niye dedim ben sadece görüşmek istiyorum. O ise, iyi valla önümüze geleni Yılmaz Erdoğanla görüştürelim diye söylenip, kolumdan tutup beni kapının önüne koydu. Tabi bende rahat dururmuyum hemen kapıdan el kol hareketi yaparak. “Görürsün ulan dedim, o adam benimle aynı masada oturucak ve yemek yiyeceğiz beraber” diye bağırınca yanıma gelip sefer geldi kıçıma tekmeyi vurdu ve beni oradan uzaklaştırdı. Ben ise hiç bir şey olmamış gibi tekrar tramvaya binerek evin yolunu tuttum. İşte böyle bir anım vardı sizlerle paylaşmak istedim bunu. Benim sinema aşkım çok farklı…
Sinema konusunda, herhangi bir hedefiniz var mı? İlerde farklı projeleriniz görebilecek miyiz?
Tabi az önce anlattığım olayda kırılmış ve daha çok hırslanmıştım. Başaracağım dedim, her ne kadar idolüm Yılmaz Erdoğan ile görüşemesem bile onun yolunda ilerliyeceğim… Üniversitede okuduğum Mimarlık bölümüne ısınamamıştım. Beni mutlu etmiyordu. Okulda, sınıfta, derste her an aklımda tek bir şey vardı o da sinema. Her insanın bir hedefi vardır. Hele ki sinemaya gönül vermişseniz, yeni filmler yeni projeler kaçınılmaz olur. Kısa süre önce film yapım şirketimi kurdum. Bu sayede yeni projelere imza atmak istiyorum. Şu anda yapım şirketimiz bünyesinde yeni bir sinema filmi hazırlığı içerisindeyiz. Çekimleri Tatvan’da ve çevre illerde yapacağız. Öte yandan tiyatro çalışmalarımız aralıksız sürüyor. Ayrıca ilerde memleketim olan Tatvan’a büyük bir sanat merkezi kurmak istiyorum.
Şimdiye kadar neler yaptınız? Yaptığınız ve belli bir kesim tarafından değer görülen bir eser var mı?
Az önce bahsettiğim gibi birçok tiyatroda rol aldım. Kendi yazdığım tiyatro ve belgesel filmlerim var bunun yanı sıra yine kendi yazdığım ve iki ödül almış bir kısa filmim var. T.U.Z. adını vermiş olduğum filmin çekimlerine İstanbul’da başlayıp, Edirne’de devam ettim.Bu kısa filmim ile uluslararası ödüller alıp kendi memleketimde galasını yapma sevincini yaşadım.
Neden T.U.Z.? Açılımı nedir?
Bu kısa film, benim kendi yaşantımdan bir kesiti anlatıyor. Bir annenin çaresizliği bir çocuğun vurdum duymazlığını anlattım. Yazarken ve çekerken yaşadıklarım gözümün önüne geliyor duygulanıyordum. Filmin bende ki yeri çok büyük. T.U.Z. benim ilk göz ağrım. Büyük bir maddi zorlukla çektim bunu sonuçta kimse böyle bir şeye destek vermezdi. Sponsorluk için kime gittiysem geri çevirdi veya kandırmak istedi. Hırslandım ve filmi toplamış olduğum harçlıklarımla çektim. Nihayetinde “En iyi yönetmen” ve En iyi kurgu” ödüllerini aldım.
İlk deneyiminiz olduğu için sıkıntı yaşadınız mı?
Maddi olarak elbetteki yaşadım. Sağolsun, İstanbul Kültür Üniversitesindeki Ahmet Bikiç hocam bana ekipman desteği vererek yanımda oldu. Akademik bir eğitimim söz konusu değil. Ben alaylı bir yönetmenim. Ama alaylı yönetmen olmam başarısız olacağım anlamına gelmez. Çok şükür ki; ilk projemde iki ödül birden aldım. Bunu hayal dünyam ve gözlemlerimle başardım. Başarısızlık kelimesini lügatımdan çoktan sildim.
Film yapım şirketi kurduğunuzu söylediniz. Sinema sektöründeki yapımcılar genellikle İstanbul gibi büyükşehirleri tercih ediyorken, siz neden bu bölgeyi tercih ettiniz?
Bizim insanların büyümeye gelişmeye ihtiyacı var. Yalana, kandırılmaya ve yerinde saydırmaya ihtiyacı ve zamanı yok. Ben bunu düşünerek yapım şirketimi şimdilik Tatvan’da kurdu. Yarın ne olur bilemem. Elimden geldiği kadar hep bölge insanımız için çalışacağım, onların hayatlarından kesitler aktaracağım. Umarım onların yüzünü hep güldürürüm.
Bize zaman ayırıp, sorularımıza içtenlik ve doğallıkla cevap verdiğiniz için teşekkür ederiz. Sinema sektöründe size ve yol arkadaşlarınıza başarılar dileriz.