01:02 - Donan göl gençlerin eğlence alanı oldu
01:02 - Milli Eğitim Müdürü Kokrmaz’dan değerlendirme toplantısı
01:02 - Kaymakam Alibeyoğlu, Aile Destek Merkezini ziyaret etti
01:02 - Yerli ıhlamur piyasalarda
22:56 - Sarıkamış şehitleri için bayraklı kayak gösterileri düzenlenecek
22:56 - Halep için yardım kermesi
22:56 - TATSO’dan 2016 yılı değerlendirmesi
17:47 - SON DAKİKA! Sarıyer Çayırbaşı Cezayirli Hasan Paşa Camii’nde silahlı saldırı: 2 yaralı
17:47 - Devlet Bahçeli’den Reina’ya düzenlenen terör saldırısına ilişkin açıklama
29 Ekim Cumhuriyetimizin Kuruluşu’nun 91.Yıl dönümü Kutlamaları kapsamında 09.30’da Vali Orhan Öztürk, Valilik Makamı’nda tebrikleri kabul etti. Daha sonra Cumhuriyet Meydanında yapılan Kutlama Programı saat 10.00’da Vali Orhan Öztürk, beraberinde Garnizon Komutanı ve Belediye Başkanı ile birlikte törene katılan öğrencilerin, askeri birliklerin, resmi ve özel kuruluşlar ile halkın bayramını kutlaması ile başladı. Saygı duruşu ve istiklal marşının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı okundu, ardından Bitlis Valisi Orhan Öztürk tarafından günün anlam ve önemine ait bir konuşma yapıldı.
Vali Öztürk konuşmasında şunları söyledi;
Cumhuriyet devletin başkanının babadan oğula, akrabalar arasında değil seçimle iş başına geldiği bir sistemin adıdır. Devlet başkanı seçimle iş başına gelirse devletin diğer yöneticileri ve karar organlarında görev yapacak kişiler de doğal olarak seçimle iş başına gelecektir. Elbette bu seçimin her türlü etkiden uzak, şabesiz, hür ve tarafsız bir şekilde adeta üniversite seçme sınavı gibi yapılması şarttır. Çünkü dikta rejimlerinde seçimlerin nasıl yapıldığını hepimiz görüyoruz. Bu ülkelerdeki seçimlerin gerçek anlamda seçim olmadığını hepimiz biliyoruz.
Türkiye Cumhuriyetinin dünyadaki diğer cumhuriyet rejimlerinden ayrılan bir tarafı yönü özelliği vardır. Libya Mısır,Yemen gibi dünyada cumhuriyetle idare edilen ama demokrasinin adının bile anılamayacağı devletler vardır. Kuzey Kore, Küba, pek çok orta doğu ülkesi de cumhuriyetle idare edilen devletlerdendir.
İşte bunun için cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması şarttı. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak 1923 yılında kurduğumuz cumhuriyetimizi 1950 yılından itibaren çok partili demokrasiye geçerek taçlandırdık. Demokrasisiz bir cumhuriyet diktatörlük, cumhuriyetsiz demokrasi ise kör topal ve sağırdır.
Elbette eksik gedik yanlışlık olacaktı ama bunları da her geçen zamanla düzelterek Kemal Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma azmimizden hiç vazgeçmedik.
Bugün cumhuriyetimizin kuruluşunun 91. yılında milletimizin hak ettiği demokratik Cumhuriyetimizin yıl dönümünü kutluyoruz. Yapacak daha pek çok işimiz atılacak yüzlerce adımımız vardır. Gelişmiş ülkelerin sömürgesi olmamak, halkımızın refahını ve konforunu temel insan haklarını teminat altına almak, fikri hür irfan sahibi bir gençlik yetiştirmek hukukun egemenliğini sağlamak zorundayız. Bunu da halktan aldığımız destek ve güçle halkımızla hep beraber gerçekleştireceğiz.
Bağımsızlığın, özgürlüğün huzur ve refahın konforun en büyük teminatı demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla donatıldığı cumhuriyettir. Bugün artık devlet başkanını bir takım pazarlıklar ve manipülasyonlarla değil gerçek anlamda yapılan seçimle iş başına getiriyoruz. Kamu gücünü ve kaynağını kullanan diğer bütün karar organlarının üyelerini ve yöneticileri de seçimle iş başına getirme sürecindeyiz. Dünyada bir ülke ne kadar çok yöneticisini ve karar organı mensuplarını seçerek iş başına getiriyorsa o kadar zengin o kadar gelişmiş ve bir o kadar da demokratiktir. Bunun istisnası yeryüzünde henüz yoktur.
Cumhurun yani halkın iradesine müdahale etmeden gerçek anlamda yapılan seçimler elbette en iyiyi bulmanın yapmanın garantisi değildir. Ancak çağımızda cumhurun en iyi yönetilmesinin demokrasi dışında bir alternatifi de yoktur. En iyi diktatörlük en kötü demokrasiden daha kötüdür. Zaten diktatörlüğün iyisi de olmaz.
91. yılını kutladığımız cumhuriyetimizin Milli Güvenlik Konsepti içinde demokrasi ile taçlandırılarak daha aydınlık yarınlara, parlak bir geleceğe ulaşacağından kimsenin şüphesi olmasın. Biz bugün bunu gerçekleştirmenin sancısını, sıkıntısını yaşıyoruz. Batının 200 yılda geçirdiği tecrübeyi 30-40 yılda geçirmenin kolay olmayacağı elbette açıktır. Ama bu ülkenin siz değerli gençleri bu zorluğun üstesinden gelecek, bu ülkenin dünyada sözü dinlenen ve saygın bir yere varması sağlanacaktır. Bunu engellemeye de kimsenin gücü yetmeyecektir.
Buna inanıyor ve bu ülke insanının firasetine basiretine ahlakına ve irfanına güveniyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.